"TUZ " ŞİMDİ BANA, HANİ NERDE YARALARIN DEMEYİN. HANGİ YARAM NEREMDE BİLEMİYORUM. AMA SİZ, İLLEDE BİLMEK İSTİYORSANIZ, O ZAMAN ALINDA, ÜSTÜME,BİR TUTAM TUZ EKLEYİN...
 
KAYİPYANLARİMİZ
"GÜL CEYHAN"  
  ANA SAYFA
  E-DEVLET LİNKLERİ
  HABER SAYFASI
  RADYO VE TV
  GÜZEL YAZILAR
  KADIN HABER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  CHAT SAYFASI
  FIKRA SERVİSİ
  ŞİİR
  Anket
  Galeri
  MP3 PLAYER
  istatistikler
  => Yeni sayfanın başlığı
  FORUM
Yeni sayfanın başlığı

 

   Zaman...
 
Neden tanımlayamaz ki onu insan? Benzetmeleriyle de olsa bir kalıba neden sığdıramaz ki? İnsanoğlu kendi geçmişine bile neden dokunamaz ki?
        Zamanın nedenlere boğduğu insan sonra keşkelerle doğup. Hayallerle, rüyalarla süsler yarına mektubunu.
Tanımlanmaz, kalıplara sığmaz zamandır oysa kâinata kalıbını veren, insana kendini tanıtan.
İnsan… Zaman… Hayat ve Aşk…
 Bir türlü sonu gelmeyen, getirilemeyen bir liste her yeni bilinçte yeniden ele alınır. Farklıca dinlerde, kültürlerde, nefislerde ve bilhassa zamanlarda farklıca tanımlara, kalıplara dökülürler.
Bir de ölüm var tabi. Varlığı zaman kadar bariz, tanımı da bir o kadar zor bir kavram, kavranabilirse tabi. Sahip olunanların, tanımlananların ötesinde bir varlık. Buna yokluk demek de mümkün tabi. Toprağın insan kalıbına, sonra da ölümle eski haline sokuluşu da hep zamanın başının altından çıkar.
Dün ve Yarın...
Tüm yapabildiğimiz işte, bu iki satırın arasına olabildiğince çok tanım sığdırmak.
Dün... Seni seviyorum... Anne... Ölüm... Allah ve Yarın...
Oysaki yarından sonrası yok!
Sonrası yok yarının. Bir sonranın içindeyiz zaten. Ardımızda o kadar çok keşkeler var ki; şimdi elimizde nedenlerden, niçinlerden başkası yok.
İnanç, umut ve sevgi insan hayatının kara kutularıdır. En azından farklıca tanımlayabildiğimiz durumlardandır.
İki cihanda kalbim yalnız senin olacak!
Ölümden sonrası da bir umuttur işte. Dünü inanç, yarını sevgi olan bir umut!
                                Gül CEYHAN 

                 


      Sevgili Kardelen; dünyanın  neresindesin,

Hangi zaman diliminde yaşadın,
Rengin, dilin, dinin nedir bilmiyorum.
      Belki yüzyıllar önce yaşadın,
Kim bilir belki de
Yüzyıllar sonra yaşayacaksın.
     Şimdi beş yaşında,
Hatta yüz yaşında olabilirsin.
    Beni tanıyacak mısın?
Tanıdın mı bilemiyorum.
   Gerçi önemli de değil,
Ama bu yazıt
Sana olan duygularımın 
Sancılı doğumuydu...

                                     Remzi AYDIN


Kendimiz tam değiliz ki neden herkes tam olsun!
Aynaya bakma cesareti olmayan insanların, başkalarının içlerine bakmasını bekleyemezsiniz. Kendini anlamaya çalışmayan birinin, diğerlerini anlaması olanaksızdır.
Peki, neden bakamıyoruz aynalara derinlemesine?
Neden o aynada içimizin derinliklerine bakmak yerine, şöyle bir bakıp geçiyoruz dış görünümümüze?
Temel neden, galiba tam olmadığımızı biliyor olmamızdır. Eksikliklerimizle yüzleşmek istemediğimiz için kaçıyoruz aynalardan.
Bunun için bakamıyoruz içimize.
Ve kaçınılmaz olarak bir davranış kalıbı olup çıkıyor bu zamanla.
Ve her şeye yüzeysel bakmak zorunda kalıyoruz.
O zaman da anlayamıyoruz olup biteni.
Ne içimizdekileri, ne de dışarıdakileri çözemiyoruz.
Ancak ikiyüzlülüğü de elden bırakmıyoruz bir türlü. Tam olmadığımız halde, bırakın yakınımızda olanları, diğerlerinin de tam olmasını istiyoruz.
İnsanların bize, tümüyle mükemmel davranmalarını istiyoruz. Birini mi sevdik, mükemmel olmalı! Arkadaşımız mı, oda mükemmel olmalı. Patronumuz, annemiz, babamız, akrabalarımız mükemmel olmalı.
Bir soru daha...
Biz mükemmel değilken, neden herkesin mükemmel ve tam olmasını istiyoruz?
Eksiklerimizi başkalarının kapatmasını bekliyor olabilir miyiz bu tavrımızla.
Ne dersiniz?
 
 


 

"AYAZDA BİR YÜREK"  
 
manşetler


Myspace
    LayoutsGet your layout at Myspace Layouts

İsraili boykot
 
ANKET  
 
 
"KADIN"  
  Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde isinmak içindir.
Kimi der ki kadın
Yeşil bir harman yerinde
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o,ne bu,ne döşek, ne köçek,ne ayal,ne vebal.
O benim kollarım,ayaklarım,başımdır.
Yavrum,annem,karım,kızkardeşim.hayat arkadaşımdır...

Nazım HİKMET
 
"BENDEKİ KANTAR"  
  El uzattım Uzaklaştınız. Ne sordumsa, Kuşkuyla yaklaştınız. Bir tek lokma istedim, Kılı kırk yardınız. Elimi kolumu bağladınız. Ve ne verdiyseniz, Bile bile aldım çaresiz. Biliyordum çünkü, Bozuktu bütün tartılarınız. Gelin bakın isterseniz. Bendeki kantarda, Hepside eksik... Fuat DUYMAZ
 
Seni Ben Yüreğimle Yaptım Kadınım  
  Ben seni,kendi ellerimle yaptım kadınım.
Su Toprak Ve ateşten...
Yüzünü yaptım Kendi yüzümü yapıştırdım...
Ay parçası Güneş yanığı yüzümü...
İki tane göz koydum Kara kara,zeytin tanesi
Kendi içine ağlayan Dışına gülen...
Kıvrımlarında güller açan, Kırmızı dudak kondurdum... Dolgun Öpülesi Zaman zaman öpmeli...
Sonra akıl doldurdum içine Düşünülesi Düşünselli insaları İllada çocukları... illada çocukları...
Ayak yaptım,kol El yaptım öpülesi Yardım sever Sıcacık... Karadenizde,takada, Elleri üşüyen çocukları ısıtan, elleri...Düş kondurdum Sonra akıl uçlarına...
Kaktüsü bol alan bozkırlar...
Kıl çadırda büyüyen sevdalı kızın düşlerini Okuyan,kalem tutan Seven,ölümüne seven Ayrılan,ölümüne ayrılan... sevdalı düşleri... Pamuk işçilerinin yanık alınlarını Pamuk kokan ağızlarını çocukların...
Egede, tütün işçilerinin tedirginliğinin, çırpınmasını Doğuda, koyun'unu kurda kaptıran, çobanın korku dolu düşünü koydum... Ve sona sakladım en güzelini Olmazsa olmazı... Bir çift yürek koydum içine İçi insan İçi umut kırpıntısı Hüzünlü Ve hep ezik... İşte kadınım...
Ben yüreğimle oynadım,Yüreğim seninle...
Kusuruma da bakma Seni ben kanayan yüreğimle yarattım... Ondandır ağlamaların, On-dan-dır bu ezikliğin Bu, tarumar halin... --------------Seni Ben...



Bahtiyar Arslan

 
Bugün 12 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol